alışılmış olan
1fazla kaçırmak — alışılmış olan ölçüden çok içmek, yemek veya konuşmak …
2olağan — sf. 1) Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil, ulusal bir görevdir. T. Buğra 2) Alışılmış olan, normal Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur. H. E …
3kökleşik — is., ği Alışılmış olan, yenilik getirmeyen, geleneksel, klasik …
4menus — sf., esk., Ar. meˀnūs 1) Alışılmış olan 2) Yabancılık çekmeyen, alışmış, alışık …
5MU'TAD — Âdet. Âdet edilen iş. İtiyad edilen. Alışılmış olan …
6doğal — sf. 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel 3) Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı Doğal liman. Doğal sınır. 4) Yapmacık olmayan 5)… …
7tabii — sf., Ar. ṭabīˁī 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor. A. Rasim 3) Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan… …
8zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… …
9ENİS(E) — (Üns. den) Dost, arkadaş, ünsiyet edilmiş olan. Alışılmış, kendisi ile ülfet edilmiş olan. Sevgili. * Sulu ve ağaçlı yerlerde bulunan ve sesi gayet hoş bir kuş. Çeşitli nağmelerde öter, kâh deve gibi kükrer ve at gibi kişner; insana alışır. *… …
10biçimci — is. 1) Biçimcilik yanlısı olan kimse 2) Alışılmış kural, tutum, davranış veya belli biçimin dışına çıkmayan kimse, şekilci, formaliteci, formalist …
- 1
- 2