acı sözler

  • 51karpuz — is., bit. b., Far. ḫarbūz 1) Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki (Citrullus vulgaris) 2) bit. b. Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi 3) Lamba karpuzu 4) argo Kadın… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 52kavak — is., ğı, bit. b. Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30 40 m ye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç (Populus) Birleşik Sözler kavak inciri acı kavak akçakavak akkavak çalık kavak karakavak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 53kavun — is., bit. b. 1) Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum) 2) Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi Birleşik Sözler kavuniçi acı kavun ağaç kavunu Kırkağaç kavunu Yuva kavunu Atasözü, Deyim ve Birleşik… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 54keder — is., Ar. keder Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa Ya hasta yahut bir kederi var. H. E. Adıvar Birleşik Sözler keyfekeder Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller keder çekmek keder vermek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 55keskin — sf. 1) Çok kesici, iyi kesen Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı. H. R. Gürpınar 2) mec. Tiz (ses) Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses. P. Safa 3) mec. Kırıcı,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 56kitle — is., Ar. kutle 1) İnsan topluluğu Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum. H. E. Adıvar 2) Kütle Birleşik Sözler kitle haberleşmesi kitle iletişimi kitle turizmi hedef kitle …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 57komşu — is. 1) Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad 2) sf. Sınır ortaklığı bulunan, mücavir Komşu bahçeler arasında da pek kullanılmayan yan kapılar vardı. Ç. Altan Birleşik Sözler komşu açı komşu hatırı komşu kapısı kapı bir komşu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 58kor — is. 1) İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası 2) mec. Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. Ç. Altan 3) sf., mec. Kırmızı renkli Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli. Y. K.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 59korku — is. 1) Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. Y. Z. Ortaç 2) Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara Yollarda korku kalmadı. 3) ruh b. Gerçek veya beklenen bir… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 60kök — 1. is., bit. b. 1) Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm 2) bit. b. Süsende olduğu gibi yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi 3) Bazı şeylerde dip bölüm Diş kökü. 4)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük