ağlamaya

См. также в других словарях:

• ağlatıcı — is. Ağlamaya yol açan şey …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• evdeş — is., hlk. Aynı evde oturanlardan her biri Evdeşi ile bakıştılar, o zaman ikisi de ağlamaya başladı. E. Işınsu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• haşin — sf., Ar. ḫaşīn Sert, kırıcı, gönül kırıcı Bu ağlamayacak kadar keskin, sert, haşin çocuk yüzü birdenbire bir yağmur gibi ağlamaya başladı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• hüngür hüngür — zf. Yüksek sesle ve hıçkıra hıçkıra Hüngür hüngür ağlamaya başladım. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• oldum bittim — zf. Oldum olası Ben oldum bittim ağlamaya dayanamam. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• öksürük — is., ğü 1) Ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıyla ağızdan gürültü ile çıkması Trende herkes uyuyor, uzun bir öksürük silsilesi ve bazı iniltilerden başka ses yok. H. E. Adıvar 2) tıp Üşütme gibi bir sebeple ortaya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• üstünsemek — i Üstün, iyi, yeğlenir olduğuna inanmak Belki de loşluğu üstünseyen Zeyno, mumu yakmış, yorganın üstünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• gücü kesilmek — kuvveti, takati azalmak Yavaş yavaş gücüm kesiliyor, işte o zaman ağlamaya başlıyorum. N. Eray …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• mukavemet etmek (veya göstermek) — direnmek, dayanmak, karşı koymak Belinden tuttu ve öpmek istedi. Magda mukavemet etti ve ağlamaya başladı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• üstünde hakkı olmak — birinde emeği, iyiliği, hakkı bulunmak Hanımının, çocuklarının üstünde bunca yıllık hakkım var, diye ağlamaya başladı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

• ... yüz takınmak — yüze verilen biçimle bir duyguyu belirtmek Osman Nuri Bey umutsuzluğa düşerek sessiz sessiz ağlamaya başlayınca Seniye Hanım onu teselli için hemen güler bir yüz takınmış aman ne yapıyorsunuz bey demişti. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük