ağırbaşlı
31olgun — sf. 1) Yenecek duruma gelmiş (meyve) Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar. R. H. Karay 2) mec. Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını… …
32oynak — sf., ğı 1) Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli Boğaz ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı, korkuya benzer bir ürperti geçirilir. S. Ayverdi 2) Hareket, canlılık veren Zeybek oynak bir müziktir. 3) Değişken, kararsız Altın… …
33paşa — is., ask. 1) Osmanlı İmparatorluğu zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan Talat Paşa. Ziya Paşa. 2) ask. Cumhuriyet döneminde general 3) sf., mec. Uslu, ağırbaşlı O ne paşa çocuk. Birleşik… …
34rabıtalı — sf. 1) Düzgün, düzenli Acaba Gecik te rabıtalı bir ev bulmak kabil mi? Y. K. Karaosmanoğlu 2) Sözünü bilen, tutarlı, ağırbaşlı Gönül isterdi ki herkes akıllı ve rabıtalı olsun. A. Ş. Hisar 3) Bağlantılı …
35rabıtasız — sf. 1) Düzensiz, birbirini tutmaz Rabıtasız, saçma sözlerinden ruhbana düşman olduğu anlaşılan bu güzel ve garip kadın... Ö. Seyfettin 2) Ağırbaşlı olmayan, tutarsız Rabıtasız adam. 3) Bağlantısız 4) zf. Birbirine bağlı veya tutarlı olmadan …
36serbest — sf., Far. serbest 1) Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin 2) Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür 3) Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan Öğleyin serbestim, gelebilirsin. 4) Bazı kurallara… …
37vakarlı — sf. Ağırbaşlı Vakarlı, gösterişli bir adam. R. H. Karay …
38vakarsız — sf. Ağırbaşlı olmayan, onursuz …
39vakur — sf., Ar. vaḳūr Ağırbaşlı, onurlu İhtiyar ve orta yaşlılar o günkü gibi soğuk, vakur ve ciddiydiler. S. F. Abasıyanık …
40baş ağır gerek, kulak sağır — Kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir anlamında kullanılan bir söz …