-
1 разъяснять
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > разъяснять
-
2 объяснять
açıklamak, izah etmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > объяснять
-
3 излагать
несов.; сов. - изложи́тьanlatmak; açıklamak; arz etmek; ifade etmekизложи́ть план — planı açıklamak anlatmak
излага́ть свою́ мысль — düşüncesini ifade etmek
излага́ть что-л. в пи́сьменной фо́рме — yazıya dökmek
изложи́ть свою́ то́чку зре́ния — görüşünü açıklamak
-
4 заявлять
beyan etmek,açıklamak,bildirmek,ifade etmek; ihbar etmek* * *несов.; сов. - заяви́тьbeyan etmek; açıklamak; bildirmek ( сообщать); ifade etmek ( говорить); ihbar yapmak / etmek ( в административные органы)соста́в кома́нды зая́влен? — takımın kadrosu / tertibi açıklandı mı?
-
5 преподносить
1) sunmak, armağan etmekпреподнести́ кому-л. слова́рь — bir sözlük armağan etmek
2) в соч.ну и сюрпри́з он нам преподнёс — yaptığı da üzülmeyecek bir sürpriz değil ama
3) anlatmak, açıklamakпреподноси́ть фа́кты в искаже́нном ви́де — olayları çarpıtılmış biçimde açıklamak
-
6 толковать
yorumlamak; söz etmek; açıklamak* * *1) yorumlamak; yormakтолкова́ть зако́ны — yasa yorumlamak
толкова́ть сны — rüya yormak / tabir etmek
2) разг. (говорить о чём-л.) söz etmek3) разг. ( беседовать) konuşmak4) разг. ( растолковывать) anlatmak; açıklamak -
7 высказываться
düşüncesini söylemek,görüşünü belirtmek* * *несов.; сов. - вы́сказатьсяdüşüncesini söylemek; görüşünü açıklamakвыска́зываться за кого-что-л. — birinden, bir şeyden yana olduğunu söylemek
выска́зываться про́тив кого-чего-л. — birine, bir şeye karşı olduğunu / çıktığını söylemek
рабо́чие вы́сказались за забасто́вку — işçiler greve evet dediler
мно́гие парламента́рии вы́сказались про́тив э́того запре́та — birçok parlamenter bu yasağa hayır dedi
-
8 доступный
geçilebilir,erişilebilir,ulaşılabilir; uygun; kolay anlaşılır* * *1) ( проходимый) geçilebilir; erişilebilir, ulaşılabilir ( к которому можно подойти)для грузовико́в э́та деревня досту́пна то́лько зимо́й — kamyon bu köye ancak kış vakti ulaşabilir
2) uygun; harcıalemдосту́пные це́ны — uygun / elverişli fiyatlar
э́ти това́ры досту́пны для всех — bu mallar herkese elverişlidir
3) в соч.сде́лать зна́ния досту́пными для всех — bilgiyi herkes için edinilebilir hale getirmek
вы́сшее образова́ние досту́пно всем — yüksek öğretim herkese açıktır
4) kolayca anlaşılır; harcı olanэ́та рабо́та досту́пна не вся́кому — bu iş herkesin harcı değildir
говори́ть на досту́пном кому-л. языке́ — birinin anlayacağı / anlayabileceği bir dil kullanmak
изложи́ть свою́ мысль в досту́пной фо́рме — düşüncesini kolayca anlaşılır bir biçimde açıklamak
-
9 иллюстрировать
несов.; сов. - проиллюстри́ровать1) resimlemek2) перен. (örnek vererek) açıklamak; göstermek; örneklemek -
10 мнение
fikir* * *сdüşünce; fikir (- kri)вы́сказать своё мне́ние — düşüncesini / fikrini söylemek / açıklamak
по моему́ мне́нию — fikrimce
по мне́нию дипломати́ческих наблюда́телей — diplomatik gözlemcilere göre
-
11 мотив
gerekçe* * *м1) ( причина) gerekçe; nedenпо ли́чным моти́вам — kişisel nedenlerle
изложи́ть моти́вы чего-л. — bir şeyin gerekçelerini açıklamak
моти́в расска́за — öykünün motifi
-
12 объяснять
несов.; сов. - объясни́ть, врзaçıklamak; anlatmakкак объясни́ть (э́тот) его́ посту́пок? — bu davranışı nasıl açıklanabilir?
-
13 пояснять
несов.; сов. - поясни́ть -
14 разъяснять
несов.; сов. - разъясни́тьaçıklamak; anlatmak, aydınlatmak -
15 состав
м1) врз bileşim; kadro, personelкла́ссовый соста́в населе́ния — nüfusun sınıfsal bileşimi
слова́рный соста́в языка́ — dilin kelime kadrosu
хими́ческий соста́в воды́ — suyun kimyasal bileşimi
офице́рский соста́в а́рмии — ordunun subay kadrosu
назе́мный соста́в — ав. yer personeli
э́тот райо́н вхо́дит в соста́в Швейца́рии — bu bölge İsviçre arazisindendir
гру́ппа / кома́нда постоя́нного соста́ва — daimi kadrolu ekip
подразделе́ние в соста́ве двух батальо́нов — iki taburluk bir askeri birlik
батальо́н непо́лного соста́ва — eksik mevcutlu tabur
кома́ндный соста́в вооружённых сил страны́ — ülkenin ordu komuta kadroları
объяви́ть соста́в прави́тельства — hükumeti açıklamak
войти́ в соста́в прави́тельства — hükumete girmek
вы́йти из соста́ва прави́тельства — hükumetten çekilmek / ayrılmak
прави́тельство, в соста́ве кото́рого два́дцать мини́стров — bileşiminde yirmi bakan bulunan bir hükumet
включи́ть в соста́в кома́нды — спорт. takımın kadrosuna almak
кома́нда бу́дет выступа́ть / игра́ть в по́лном соста́ве — takım tam kadro ile oynayacak
си́льный соста́в (актёров) — kuvvetli bir kadro
пье́са идёт в хоро́шем соста́ве исполни́телей — piyes / oyun iyi bir kadro ile oynanıyor
что вхо́дит в соста́в э́той зубно́й па́сты? — bu diş macununun bileşimine neler girer?
2) ж.-д. katar, trenтова́рный соста́в — yük katarı, marşandiz
••соста́в преступле́ния юр. — suç unsuru
жюри́ в соста́ве пяти́ челове́к — beş kişilik jüri, beş kişiden oluşan / kurulu jüri
-
16 указать
-
17 художественный
sanatsal* * *врзsanat °; sanatsal, artistikхудо́жественное учи́лище — tatbiki güzel sanatlar okulu
худо́жественный руководи́тель (ансамбля и т. п.) — sanat yönetmeni
худо́жественное мастерство́ — sanatçı / sanat ustalığı
худо́жественный фильм — öykülü filim
худо́жественная литерату́ра — edebiyat, güzel-yazın
худо́жественное произведе́ние — sanat eseri / yapıtı, sanatsal ürün
худо́жественная откры́тка — resimli kart, kartpostal
худо́жественные изде́лия из фарфо́ра — porselen süs eşyası
лю́стра худо́жественной рабо́ты — sanatçı işi avize
худо́жественная гимна́стика — artistik jimnastik
худо́жественное дарова́ние — üstün artistik yetenekler
вы́разить / показа́ть худо́жественными сре́дствами — bir şeyi sanat araçlarıyla ifade etmek / açıklamak
худо́жественный о́браз — sanatsal imaj / imge
худо́жественное тво́рчество — sanatsal yaratıcılık
худо́жественное изображе́ние чего-л. (средствами живописи) — bir şeyin sanatsal resmedilişi
-
18 выболтать секрет
bir sirri açiklamak
См. также в других словарях:
açıklamak — i 1) Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek, afişe etmek 2) Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek Bakan, bu konuda düşüncelerini açıkladı. 3) Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
izah etmek — açıklamak, ayrıntılı bilgi vermek Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavzih etmek — açıklamak, aydınlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz (veya gözler) önüne sermek — açıklamak, sergilemek, göstermek, tanıtmak Adı duyulmamış, şiiri bilinmeyen gençleri tutar, gözler önüne sererdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAVZİH — Açıklamak. Açık olarak beyanda bulunmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TELVİH — Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. *… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEŞRİHAT — Açıklamak, tafsilât vermek, inceden inceye araştırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İZAH — Açıklamak. Bir şeyi anlaşılır hâlde söylemek veya yazmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ifşa — açıklamak, açıka vurmak … Hukuk Sözlüğü
tasrih etmek — açıklamak; belirtmek … Hukuk Sözlüğü
açıklama — is. Açıklamak işi, açıklayış, izah Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Anayasa Birleşik Sözler açıklama cümlesi düzen açıklaması Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller açıklama yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük