açığa vurmak
1açığa vurmak — 1) (bir durumu) belli etmek, ortaya çıkarmak Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı. N. Nadi 2) (bir durumu) gizli bir durumu ortaya çıkarmak Bazı ihtiyarlar bütün hislerini açığa vuran ikinci bir nevi… …
2izhar etmek — açığa vurmak, belirtmek, göstermek Ayrılırken tekrar görüşmek arzusunu kuvvetle izhar ettiler. P. Safa …
3açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …
4ifşâ — (A.) [ ﺎﺸﻓا ] açığa vurma. ♦ ifşâ edilmek açığa vurulmak. ♦ ifşâ etmek açığa vurmak …
5açıklamak — i 1) Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek, afişe etmek 2) Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek Bakan, bu konuda düşüncelerini açıkladı. 3) Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak …
6dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… …
7gülmek — nsz, er 1) İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak O ne söylese sinirli sinirli ve tabii olmayan gülüşü ile gülüyordu. H. E. Adıvar 2) Mutlu, sevinçli zaman geçirmek,… …
8konuşmak — nsz 1) Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak Çocuk daha konuşamıyor. 2) i, den Belli bir konudan söz etmek Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. H. E. Adıvar 3) nsz, le Bir konuda… …
9kusmak — nsz, ar 1) Midesinin içindekilerini ağız yolu ile dışarı atmak, kay etmek, istifra etmek 2) Reddetmek İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı. T. Buğra 3) i Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak Kumaş lekeyi kustu. Helva yağını …
10sulanmak — nsz 1) Sulama işi yapılmak Tarla sulandı. 2) Sulu duruma gelmek Geceye doğru kar sulanıyor ve gevşiyor. A. İlhan 3) Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma Kanı sulandı. 4) Göz yaşarmak Otomobilde bir şey kaçtığı için durmadan gözü sulanıp akıyor. R. N.… …