açığa çıkarmak
1açığa çıkarmak — (birini) işinden çıkarmak …
2açığa vurmak — 1) (bir durumu) belli etmek, ortaya çıkarmak Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı. N. Nadi 2) (bir durumu) gizli bir durumu ortaya çıkarmak Bazı ihtiyarlar bütün hislerini açığa vuran ikinci bir nevi… …
3açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …
4MÜKÂŞEFE — Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek, açığa çıkarmak. Meydana çıkarmak. * Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek. * Cenab ı Hakk ın zât ve sıfatlarına ve sâir sırlarına vukufiyyet. (Bak: Keşfiyat …
5deşifre etmek — 1) bir şifreyi veya güç bir yazıyı çözmek, okuyup anlamak 2) kimliğini anlamak, kimliğini açığa çıkarmak …
6konuşmak — nsz 1) Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak Çocuk daha konuşamıyor. 2) i, den Belli bir konudan söz etmek Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. H. E. Adıvar 3) nsz, le Bir konuda… …
7İSTİBRAZ — Meydana çıkarmak, açığa vurmak …