ˌeskəˈleɪʃən

  • 91Эск — (Esk)Esk, назв. нескольких рек в Англии и Шотландии: 1)река, текущая в юго зап. направлении с горы Скофелл в Озерном крае и впадающая в Ирландское море; 2)река на шотландско английской границе, образующаяся от слияния рек Уайт Эск и Блэк Эск.… …

    Страны мира. Словарь

  • 92fidyeinecat — esk., Ar. fidye + necāt Fidye …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 93kaynakhane — esk., T. kaynak + Far. ḫāne Kaynak işleri yapılan yer …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 94küşade — esk., Far. guşāde Açık, açılmış …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 95medarıiftihar — esk., Ar. medār + iftiḫār Övünülen, onur duyulan, iftihar edilen şey veya kimse …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 96sakit — esk., Ar. sākit Susmuş, sessiz Nazmiye Hanım hülyaları içinde sakit, uysal ve gevşek adımlarla yürüyordu. P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sakit kalmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 97bedel tutmak — esk. kendi yerine askerlik yapması için birini para ile tutmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 98cariyeniz (veya cariyeleri) — esk. 1) söz söylenen kimseye aşırı bir saygı göstermiş olmak için kadınlar tarafından ben zamiri yerine kullanılan bir söz 2) aynı maksatla genç kadınlardan söz edilirken onları anlatan kelimelere bir unvan gibi getirilen bir söz Hemşirelerim… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 99iğfal etmek — esk. 1) aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak 2) ırzına geçmek, tecavüz etmek Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu. Y. K. Karaosmanoğlu …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 100imla etmek — esk. 1) birine söyleyip yazdırmak 2) doldurmak Tarihî inkılabımızın bir sahifesi, İkinci İnönü zaferiyle imla edildi. Atatürk …

    Çağatay Osmanlı Sözlük