şimdiki hâlde
1HALİYEN — Şimdiki hâlde, şimdiki zamanda …
2diş fırçası — is. Dişleri temizlemede kullanılan bir fırça türü Şimdiki hâlde bir diş fırçam bile yok. S. F. Abasıyanık …
3ELHAL — şimdi, hâlâ, henüz, şimdiki hâlde …
4HALEN — şu anda, henüz, şimdiki hâlde …
5hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… …
6DELAİL — (Delil. C.) Deliller. Bürhanlar. İsbât vasıtaları.(... Cay ı hayrettir ki; Resul ü Ekrem in (A.S.M.) mübalağasız binler vecihte, binler çeşit insan, herbiri bir tek mu cizesiyle veya bir delil i nübüvvet ile veya bir kelâmı ile veya yüzünü… …
7HENDESEHANE-İ BAHRÎ — Bahriye Mektebinin ilk adıdır. Abdülhamid zamanında miladi 1773 yılında Cezayirli Hasan Paşa nın teşebbüsüyle Tersane içinde açılmıştır. Okulun ilk baş muallimi, Türk riyaziyecisi Gelenbevi İsmail Efendi dir.Şimdiki ismiyle Gemi İnşa Mühendisliği …
8NEFR — Heyecan verici bir emirden dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır. Ürkmek demek olan Nüfur da bu mânâdandır. Fakat Nüfur tek başına kaçıp kurtulmak için menfi bir harekette kullanıldığı hâlde; nefr , düşmana karşı gaza için fırlayıp… …