üremek
1üremek — nsz 1) Canlı, doğup çoğalmak Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi. Ö. Seyfettin 2) Yetişmek Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz. S. Birsel 3) mec. Çoğalmak, artmak Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor …
2üremek — çoğalmak …
3kuymak — üremek III, 246 …
4üdremek — üremek, çoğalmak , I, 273 …
5bitlenmek — nsz Üzerinde bit üremek Bu kibar kıyafetli adamdan öteki bitlenenler ve dayak yiyenlerden daha çok iğrenir oldu. R. N. Güntekin …
6böceklenmek — nsz İçinde veya üstünde böcek üremek Ağaç böceklendi. Mercimek böceklenmiş …
7kardeşlenmek — nsz, hlk. Ekin bir kökten birkaç sap birden üremek …
8karmık — is., ğı, hlk. 1) Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti 2) Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı …
9kurtlanmak — nsz 1) İçinde veya üzerinde kurt üremek 2) mec. Rahat oturmayıp telaş ve sabırsızlık göstermek 3) mec. Sürekli kımıldanmak 4) mec. Bir yerde çok oturmaktan bıkarak gezme gereği duymak Sabahtan beri burada kurtlandım, biraz çıkalım …
10türemek — nsz 1) Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, parçalanıp çoğalmak, üremek Halide Hanım ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış. Y. K. Beyatlı 2) dbl. Bir kökten çıkmak …
- 1
- 2