ünlü bir ad

  • 1ünlü — sf. 1) Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. T. Buğra 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2ünlü kısalması — is., dbl. Aslında uzun olan bir ünlünün zamanla kısalması: Cân > can, hâzır > hazır, beyâz > beyaz …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 3büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4küçük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz ünlülerin, yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra dar yuvarlak (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlülerin gelmesi, küçük sesli uyumu: Evler. Etek. Salkımlar. Ördek, Okul, Sucuların… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5başlatıcı — 1. is. Bir şeyi başlatan kimse veya kuruluş Ünlü bir iş adamı oldu, alanında bir tür başlatıcı sayıldı. T. Uyar 2. sf. Bir şeyi başlatan …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6Antep baklavası — is. Gaziantep yöresinde yapılan ünlü bir çeşit baklava …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7medyum — is., Fr. médium Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim. N. Eray …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8porto — Portekiz de yapılan ünlü bir şarap …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9türbe — is., Ar. turbe Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı Çekirge de Hüdavendigâr türbesini ziyaret ettim. A. Haşim Birleşik Sözler türbe eriği …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10ülkece — zf. Ülke çapında Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi, kantinde garsonluk yapardı. A. Boysan …

    Çağatay Osmanlı Sözlük