öyle gelmek (ki)
1öyle gelmek — (birine) sanmak, zannetmek Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler. S. F. Abasıyanık …
2öyle — sf. 1) Onun gibi olan, ona benzer Ben öyle bir şey demedim. R. H. Karay 2) zf. O yolda, o biçimde, o tarzda ... öyle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki insanı çileden çıkarıyor. Y. K.… …
3gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …
4şevke gelmek — 1) isteği, hevesi artmak Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki... Y. Z. Ortaç 2) neşelenmek …
5içinden gelmek — bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak İçinden öyle geldiği için, başka türlüsüne tenezzül etmediği için öyle yapıyordu. H. Taner …
6gibisine gelmek — imiş gibi gelmek, sanmak Öyle gibime geliyor ki bu işin içinden kolay çıkamayacağız …
7ağır gelmek — 1) gücüne gitmek, onuruna dokunmak ... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki. Y. K. Karaosmanoğlu 2) yapılması güç gelmek …
8kündeye gelmek — aldanmak, tuzağa düşmek Barut yoktu. Kalenin dar kapısından çıkmak imkânı yoktu. Öyle korkunç bir kündeye gelmişlerdi ki... Ö. Seyfettin …
9gayrete gelmek — bir işi yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak Ekmeğini zeytinyağına banıp öyle lezzetli bir yiyişi vardı ki ben de gayrete gelmiştim onunla. Y. Z. Ortaç …
10şakaya gelmek — şakaya katlanır olmak Öyle zannedildiği gibi şakaya gelecek bir adam olmadığını göstermek için bu, ne güzel bir fırsattı! R. N. Güntekin …
- 1
- 2