ömründe
1umrunden — ömrunde …
2cambazlık — is., ğı 1) Cambazın işi veya mesleği, akrobatlık, akrobatik, akrobasi İki çocuk iskelenin parmaklıklarında cambazlık yapıyor. S. F. Abasıyanık 2) At alıp satma veya yetiştirme işi Elli senedir cambazlık ettiği hâlde, ancak ömründe bir defa beyaz… …
3çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… …
4dürüşt — sf., esk., Far. duruşt Sert, gücendirici, kırıcı Ömründe bir defa kimseye dürüşt bir söz söylememişti. Y. K. Beyatlı …
5lakerda — is., Rum. Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura Aşçı kadın ömründe lakerda görmemiş. A. Gündüz …
6tartışılmak — nsz Tartışma işi yapılmak Aileyi ilgilendiren bir konu tartışılırken amcasına bütün ömründe ilk ve son defa bağırıvermişti. T. Buğra …
7tekaüdiye — is., esk., Ar. teḳāˁudiyye Emekli aylığı Devlet kapısında bunca yıl hizmet et çalış, ahir ömründe bir tekaüdiyeden mahrum kal... H. Taner …
8fedakârlık etmek — 1) özverili davranmak Kadınlar fedakârlık ettikleri erkekleri severler. P. Safa 2) den azlığına katlanmak, az oluşu ile yetinmek, vazgeçmek İlk defa ömründe yemek saatinden fedakârlık etti. E. İ. Benice …
9rast gelmek — 1) düşünmediği, ummadığı hâlde karşılaşmak, rastlamak, tesadüf etmek Bu kadın kadar tamahkâr bir insana ömründe rast gelmedi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) düşünmediği veya düşülmediği hâlde payına düşmek Kumaşın iyisi bana rast geldi. 3) atılan şey… …
10tuhafına gitmek — (bir şey birinin) o şeyi tuhaf bulmak Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi. A. Ş. Hisar …
- 1
- 2