ölçüsünde
1MEL'EM (MİL'EM) — Ölçüsünde cimrilik yapan …
2aksak — sf., ğı 1) Aksayan, hafifçe topallayan 2) mec. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen İşin aksak yönü. 3) is., müz. Türk müziğinde kıvrak bir usul 4) is., ed. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize… …
3âlemşümul — sf., lü, esk., Ar. ˁālem + şumūl Dünya ölçüsünde, evrensel, üniversal …
4arşınlık — sf., ğı Arşın ölçüsünde, arşın kadar Üç arşınlık bez …
5dispeç — is., ci, den., İng. dispatch 1) Bir ortak avaryada deniz kazasından sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan masrafların nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını… …
6dönümlük — sf., ğü 1) Dönüm ölçüsünde olan Evin arkasında üç dört dönümlük bir bahçemiz vardı. S. F. Abasıyanık 2) Dönüme yetecek ölçüde olan İki dönümlük tohum kaldı …
7evrensel — sf. 1) Evrenle ilgili 2) Bütün insanlığı ilgilendiren, âlemşümul, cihanşümul, üniversal Çağımızın evrensel bir yaşantısıdır yalnızlık, çünkü bütün insanlar yalnızdır. S. Hilav 3) Dünya ölçüsünde, dünya çapında …
8fincan fincan — zf. 1) Fincanı andırarak, fincan biçiminde Sen hep böyle fincan fincan mı çiçek açarsın ayva ağacı? B. R. Eyuboğlu 2) Birçok fincan ölçüsünde Yine de fincan fincan çaylar içilmiş, yan gelip oturulmuştu. S. İleri …
9gelir vergisi — is. Kişilerin gelirlerinden, bir oran ölçüsünde devlete ödedikleri dolaysız vergi …
10gönlü zengin — sf. Para ve malını imkânları ölçüsünde esirgemeden veren (kimse) …