çok sevmek
1gözünün bebeği gibi sevmek — çok sevmek …
2sevmek — i, er 1) Sevgi ve bağlılık duymak Çok az lakırtı söylediği için sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı. Ö. Seyfettin 2) Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Böyle bir sevmek görülmemiştir …
3gözü gibi sevmek — (bir şeyi) pek çok sevmek …
4canı gibi sevmek — çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak Amcasının sırtını, canı gibi sevdiği sekiz yaşındaki Serdar ı nasıl okşarsa öyle sıvazlıyor. T. Buğra …
5canının içine sokacağı gelmek — çok hoşlanmak, çok sevmek …
6baş tacı etmek — çok sevmek ve saymak, el üstünde tutmak …
7yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… …
8bitmek — 1. nsz, er 1) Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? F. R. Atay 2) Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu.… …
9bayılmak — nsz 1) Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek Akşam vapurda giderken bir kadının bayıldığını gördüm. S. F. Abasıyanık 2) e Çok hoşlanmak, çok sevmek Hatta kıza bayıldığını bile anlasaydı neye yarardı? R. H.… …
10deli olmak — tkz. 1) (bir şey için veya bir şeye) çok sevmek Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu. 2) (bir şey için veya bir şeye) çok sinirlenmek 3) (bir şey için veya bir şeye) delirmek …