çok geçmeden
1çok geçmeden — zf. Kısa bir süre sonra Çok geçmeden büyük ağabeyim bu anarşiye son vermek ihtiyacını duydu. R. N. Güntekin …
2çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok …
3çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… …
4geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… …
5divan — is., tar., Ar. dīvān 1) Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis 2) ed. Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladıkları eser 3) Sedir Köşedeki divana oturmuş, ayaklarını karşısındaki koltuğa dayamıştı. Ö. Seyfettin 4) mec.… …
6fundalık — is., ğı Funda ile kaplı yer Çok geçmeden bölük, arkasında ince bir toz bulutu bırakıp dikenli fundalıklar arasından tespih dizisi gibi aktı. A. İlhan …
7insiyak — is., ruh b., esk., Ar. insiyāḳ İçgüdü Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakiyle derhâl sezmişti. R. H. Karay …
8kalkmak — nsz, ar 1) Gitmek üzere yerinden ayrılmak Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız. 2) den Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. H. Z. Uşaklıgil 3) den Uyanarak… …
9milliyetçilik — is., ği Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk Bu şüphe, bu hayal sukutu beni çok geçmeden sert ve mutaassıp bir milliyetçiliğe atacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu …
10sığırtmaç — is., cı Sığır güden kimse, sığır çobanı Çok geçmeden küçük Mehmet in bütün köye sığırtmaç olacak kabiliyette olduğunu gördü. H. E. Adıvar …