çok defa
1on defa (veya kere) — pek çok …
2kazanmak — i 1) Kazanç sağlamak Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım. P. Safa 2) nsz Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız. B. Felek 3) Çıkmak, isabet etmek 4) Edinmek …
31980 Turkish coup d'état — The daily Hürriyet ran an extra edition, whose headline read The army has seized control The 12 September 1980 Turkish coup d état, headed by Chief of the General Staff General Kenan Evren, was the third coup d état in the history of the Republic …
4bizcileyin — zf., esk. Bizim gibi Dünya havadislerini, çok defa, bizcileyin, gazetelerden, radyolardan öğrenirlermiş. Y. K. Karaosmanoğlu …
5safha — is., Ar. ṣafḥa 1) Evre Gerçi sonradan, bu olayın şu son safhasını hatırladıkça çok defa gülmekten katılmışımdır. Y. K. Karaosmanoğlu 2) fiz. Faz …
6servet — is., Ar. ṣervet Varlık, zenginlik, mal mülk Servet denen şey çok defa paradan ibarettir. F. R. Atay Birleşik Sözler servet sahibi …
7tahtakurusu — is., hay. b. Yarım kanatlılardan, uzunluğu 3 5 mm, vücudu oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyen, kan emerek beslenen, pis kokulu böcek, tahta biti (Cimex lectularius) Tahtakurusu yüzünden çok defa kompartımanlarda… …
8talihsizlik — is., ği Talihsiz olma durumu, talihi olmama durumu, şanssızlık, bahtsızlık Hayatımızda çok defa talih veya talihsizlikler tesadüflerin eseridir. R. H. Karay …
9tayın — is., ask., Ar. taˁyīn 1) Asker azığı 2) ask. Asker ekmeği 3) Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân… …
10üzülmek — nsz 1) Üzme işine konu olmak Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi. R. N. Güntekin 2) Üzüntü duymak, kaygılanmak Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum. P. Safa …