çok şiddetli
11kıyasıya — sf. 1) Çok şiddetli, korkunç, müthiş 2) zf. Canını yakmak, öldürmek amacıyla Bir dövüşmeyi müteakip bazen iki kişi, bazen iki saf arasında kıyasıya bir boğuşmadır başlardı. Y. K. Karaosmanoğlu …
12kulak tıkacı — is. Çok şiddetli sesleri, gürültüleri hafifletmek için kulağın içine veya üzerine konulan araç …
13nev — is., Ar. nevˁ Çeşit, cins, tür Bu kadının hastalığı, isterinin çok şiddetli bir nevidir. P. Safa Birleşik Sözler nevi şahsına münhasır …
14bardaktan boşanırcasına yağmak — yağmur çok şiddetli yağmak Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Ö. Seyfettin …
15ELİM — (Elime) Acı veren, acıtan, ağrıtan. Çok şiddetli ağrı veren …
16MERAK — Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük. * Dalgınlık. Kara sevdâ. * Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.(... Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi hikmet i İlâhiyeyi ittiham ve rahmet i İlâhiyeyi tenkid ve Hâlik ı… …
17MUKASMEL — Asâsı çok şiddetli olan …
18TEŞEDDÜD — Sertleşme. Kuvvet ve dayanıklık kesbetme. Şiddetlenme. Çok şiddetli olma. * Keskinleşme …
19bora gibi — çok sert, öfkeli, şiddetli …
20MİHYAC — Şiddetli. * Çok, ziyâde, fazla …