çivilemek
1çivilemek — i, e 1) Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak 2) Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. A. Sayar 3) i, mec. Vurmak, öldürmek 4) e, mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak… …
2kadamak — çivilemek, mihlemek, mismarlamak …
3çivileme — is. 1) Çivilemek işi 2) sp. Topu karşı alana dikine indirmeye yarayan sert vuruş 3) zf. Dimdik ve ayaküstü bir durumda (denize atlama) …
4çivileyivermek — i, e Ansızın veya çabucak çivilemek …
5mıhlamak — i 1) Mıhla tutturmak, çakmak, çivilemek 2) Birini silahla yaralamak veya öldürmek 3) mec. Birini veya bir şeyi bir yerden ayrılamaz, kıpırdayamaz duruma getirmek Korku ikimizi de sanki mıhlamıştı. A. Rasim …
6çarmıha germek — haç biçimindeki darağacına çivilemek …