çerçeve
21çerçeveletmek — i Çerçeve geçirtmek Levhayı çerçevelettim, baş ucuma astım. B. Felek …
22çerçevesiz — sf. Çerçeve içinde olmayan Duvarda Nadir in pastelle yapılmış çerçevesiz bir portresi. P. Safa …
23geçme — is. 1) Geçmek işi, mürur 2) Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça 3) sf. Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan… …
24gergef — is., Far. kār + Ar. keff Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gergef işlemek …
25ip iskelesi — is. Temel uygulaması için yapı tabanının bir metre kadar dışına çepeçevre çekilen ahşap çerçeve, telaro …
26kadraj — is., Fr. cadrage Sinema ve fotoğrafçılıkta görüntüyü çerçeve içine alma …
27kasa — is., İt. cassa 1) Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. S. F. Abasıyanık 2) Ticarethanelerde para alınıp verilen yer 3) Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para… …
28korniş — is., Fr. corniche 1) Perde asmaya yarayan, metal veya plastikten yapılmış araç 2) mim. Çerçeve biçiminde oymalı çıkıntı 3) Sarp, kayalık çıkıntı ... Küçük Çamlıca nın kornişinde sıra sıra park etmiş son model arabalar duruyor. H. Taner …
29paspartu — is., Fr. passe partout Aynı boyda baskı, desen ve fotoğrafların yerleştirildiği karton çerçeve …
30pencere — is., Far. pencere Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık Bavulu açtım, kâğıdı parçaladım, pencereden… …