çabuk
1çabuk — sf., ğu, Far. çābuk 1) Aceleci Çabuk ve kolay bir konuşma tarzı vardı. R. N. Güntekin 2) zf. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı Yazıma çabuk cevap geldi. A. Gündüz 3) ünl. Acele et, oyalanma anlamlarında bir… …
2çâbük — (F.) [ ﮏﺑﺎچ ] kıvrak, çevik, çabuk …
3ÇABÜK — f. Çabuk, seri, aceleli, hızlı, tez, hafif …
4çabuk olmak — çabuk davranmak, oyalanmamak Çağırınız kuzum, rica ederim çağırınız hem biraz çabuk olunuz P. Safa …
5ÇABÜK-HIRÂMÂN — f. Sür atli yürüyen. Çabuk yürüyen …
6çabuk parlayan çabuk söner — olağan sayılmayacak kadar kısa bir zamanda olan bir gelişmenin sürekli olamayacağını anlatan bir söz …
7ÇABÜK-REV — f. Çabukça giden …
8Seyit Çabuk — Seyit Ali Çabuk (1889 1939), usually called Corporal Seyit (Turkish: Seyit Onbaşı) was a First World War gunner in the Ottoman Army. He is famous for having carried three 275 kg shells to an artillery piece during the Allied attempt to force the… …
9Seyit Çabuk — Monument à la mémoire de Seyit Çabuk Seyit Çabuk (1889 1939), plus communémént appelé le Caporal Seyit (Seyit Onbaşı en turc) était un soldat de l armée ottomane engagée dans la Première Guerre Mondiale. Il est célèbre pour avoir porté trois obus …
10eli çabuk — sf., ğu Çabuk iş gören, hamarat (kimse) O eli çabuk sekreterlerden istediğiniz kadarı elinizin altında olurdu. H. Taner …