à-n-äkla

  • 121yakınlık — is., ğı 1) Yakın olma durumu Ayrı ayrı anlıyorum da aralarında ne yakınlık var, çıkaramadım. M. Ş. Esendal 2) mec. Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi Birleşik Sözler yakınlık derecesi yakınlık eylemi yakınlık fiili akla yakınlık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 122yatkın — sf. 1) Bir yana eğilmiş, yatık 2) Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük Yatkın mal. Yatkın kumaş. 3) Bir işte yeteneği, becerisi olan Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise bu yeni konusunda da öyle… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 123yatkınlık — is., ğı 1) Yatkın olma durumu 2) Alışkanlıktan doğan yeti, meleke, mümarese Birleşik Sözler akla yatkınlık eli yatkınlık el yatkınlığı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 124zarar — is., Ar. żarar Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler akıllara zarar akla zarar manevi… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 125ziyan — is., Far. ziyān Zarar Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür. R. E. Ünaydın Birleşik Sözler akıllara ziyan akla ziyan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ziyan etmek ziyan olmak ziyan zebil olmak ziyanı yok! …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 126makul olmak — akıllıca, akla uygun davranmak Öyle bir gazetenin yazarına da biraz daha makul, biraz daha dürüst, biraz daha geniş düşünceli olmak yaraşır. O. V. Kanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 127satılık ziftin olsun, Selanikten kel gelir — işe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan akla gelmeyen yerlerden onu arayanlar gelir anlamında kullanılan bir söz …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 128rahat bırakmamak (veya vermemek) — tedirgin etmek Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti. Ö. Seyfettin …

    Çağatay Osmanlı Sözlük