(kendi evine)
1erzak — is., ç., Ar. erzāḳ Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir. Ö. Seyfettin …
2künyesi gelmek — savaşta bir askerin ölüm haberi kendi evine bildirilmek Geçen sene künyesi geldi, dedi. Y. K. Karaosmanoğlu …
3bohçasını koltuğuna almak — kendi isteğiyle ayrılmak Günün birinde bohçasını koltuğuna alıp kıyı mahallelerden birinde oturan ablası Fitnat Hanım ın evine gitti. M. Ş. Esendal …
4tutunmak — e 1) Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak Evinin bahçesinin kapısını açtım ve kapanmayan panjurlarına tutunarak odasına girdim. M. Ş. Esendal 2) nsz Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmak Düşman ordusu ordumuz karşısında… …
5ayak diremek — bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak İlle seni evine kadar geçireceğim diye ayak diriyor. H. Taner …