(ayakta durmak)
1dimdik ayakta durmak — yıkılmamak …
2durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… …
3el pençe divan (durmak) — saygı gösterilen kimse karşısında el kavuşturup ayakta durmak Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi. P. Safa Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi. A. Boysan …
4selam (veya selama) durmak — bir büyüğe, bir üste veya saygı duyulan bir şeye ayakta selam vermek Yollarda sarı ve zayıf halk selama duruyor. F. R. Atay Ama birader, rahat mı edeceğiz bu bahçede, gelene geçene selam mı duracağız? Y. Z. Ortaç …
5KIYAM — Ayakta durmak. Ayağa kalkmak. * Ayaklanmak. İsyan. * Ölümden sonra tekrar dirilmek. * Bir işe başlamak, devam etmek. * Satılan bir mal hakkında müşteri ile anlaşıp kararlaşma. * Canlanmak. * Kıyâmet günü (mânâsına da gelir). * Namazın iftitah… …
6başına dikilmek — 1) (birinin) birinin yanından uzaklaşmamak, onu denetim altında bulundurmak 2) (birinin) bir işi yaptırmak için yanında ayakta durmak 3) (birinin) bir şeyin yanında ve ayakta beklemek Gidip iskelenin başına dikiliyor gelen yolcuyu buyur etmek… …
7dimdik — sf., ği 1) Çok dik 2) Sağlıklı, zinde Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor. P. Safa 3) Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin 4) zf. Çok dik bir biçimde 5) zf. Sağa sola sapmadan, dosdoğru Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun… …
8dinelmek — nsz, hlk. 1) Ayakta durmak 2) Ayağa kalkmak, dik durmak 3) e, mec. Karşı koymak, kafa tutmak …
9turmak — toplanmak I, 139bkz: türümek durmak; çıkmak yükselmek; ayakta durmak kalkmak kalk ımak; zayıflamak I 20 73139 149, 214, 236, 334, 335, 361,455, 494; I I, 6, 7, 31 …
10dikelmek — nsz 1) Dik duruma gelmek, dikleşmek 2) Ayakta durmak 3) e, mec. Sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak, dinelmek …
- 1
- 2