yağdırmak
1yağdırmak — i 1) Yağmasını sağlamak 2) nsz Bir şeyi aralıksız ve çok sayıda atmak, indirmek, savurmak Taş yağdırmak. Kurşun yağdırmak. 3) nsz Vermek, söylemek Cemal Paşa, çılgın, Adana ya, Afyon a şiddetle emirler yağdırıyordu. F. R. Atay 4) e, nsz, mec. Bol …
2kurşun yağdırmak — çok sayıda kurşun atmak …
3ateş yağdırmak — 1) ateşli silahlarla aralıksız mermi atmak 2) mec. çevresindekilere ağır sözler söylemek …
4yagıtmak — yağdırmak II, 316 düşmanlık etmek, III, 53bkz: yagılamak, yaguşmak yağız, kızıl ile kara aras ı renk III, 10 …
5yagturmak — yağdırmak III, 95 …
6ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …
7kurşun — is., kim. 1) Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb) 2) sf. Bu elementten yapılmış Kurşun boru. 3) Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli… …
8yağdırma — is. Yağdırmak işi …
9oklamak — ok yağdırmak. çok atmak; bir tarafa fırlamak …
10karlatmak — kar yağdırmak II, 347 …