yüklenmek
1yüklenmek — e 1) Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker in üstüne yüklenmiş. M. Ş. Esendal 2) Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine …
2üzerine yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek …
3üstüne yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek …
4kamanço edilmek — yüklenmek, aktarılmak, elden ele geçirilmek Bu ödev kendisine kamanço edilen eleştirmen arkadaş... H. Taner …
5TAHAMMÜL — Yüklenmek. Bir yükü üstüne almak. * Sabretmek. Katlanmak. * Kaldırmak …
6taşımak — i 1) Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı. S. F. Abasıyanık 2) Üstünde bulundurmak Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı. Y. K. Beyatlı 3) Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek… …
7aday adayı — is. 1) Herhangi bir işi yapmak, bir görevi yüklenmek için adaylık aşamasını kazanmak amacıyla başvuran kimse Yedek subay aday adayları. 2) Milletvekili ve senatör seçimlerinde, partinin adayı olmak için, partisinde yapılan ön seçimlere adaylığını …
8arkalamak — i 1) Arkasına almak, yüklenmek 2) mec. Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek Bu roman, sanırım İş Bankası nın arkaladığı ilk Tan gazetesinde tefrika edilirken üniversite öğrencisi idi. H. Taner …
9çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …
10karalanmak — nsz 1) Karalama işi yapılmak 2) Kara duruma gelmek 3) mec. Leke sürülmek, kötülük yüklenmek …