saklamak
1saklamak — i 1) Elinde bulundurmak, tutmak Okul kitaplarımı saklıyorum. 2) i, de Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak Paralarını kasada saklıyor. 3) Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak 4) i, de Bozulmadan doğal durumları ile… …
2şaklamak — nsz Şak diye ses çıkarmak Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı. F. N. Çamlıbel …
3şaklamak — uçuklama, patlamak …
4sır tutmak (veya saklamak) — bir sırrı açığa vurmamak, başkasına söylememek …
5gözü gibi sakınmak (veya saklamak veya esirgemek) — (bir şeyi) bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi. S. F. Abasıyanık …
6HIRS — Saklamak …
7MUHAREZE — Saklamak …
8bir köşeye koymak — saklamak, biriktirmek Yıllardan beri dişinden tırnağından artırdığı, çoluk çocuğunun nafakasından kestiği parayı günün birinde, ben de bu zilletten kurtulurum umuduyla bir köşeye koymuştu. Y. K. Karaosmanoğlu …
9toktamak — saklamak, bekletmek, ala komak …
10baturmak — saklamak; batırmak; bağlatnnak II, 73; II I, 192 …