nefes etmek
1nefes etmek — boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla çiçek ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı. R. H. Karay …
2nefes — is., Ar. nefes 1) Soluk 2) Şifa amacıyla hastaya okunan dua 3) Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner 4) mec. Canlılık, hayat belirtisi Bir insan daha …
3NEFES — Soluk, üfürülen hava. Soluma, soluk verip alma. * Uzun söz. * Bolluk. * Hased etmek. *Edb: Bektaşi tekkelerinde okunan manzum söz …
4tarassut etmek — gözlemek, gözetlemek Kıpırdamadan, nefes almadan apartmanı tarassut ediyordu. A. Gündüz …
5pülemek — (püflemek) nefes etmek, şiddetli nefes ile küreklemek …
6nefeslemek — i 1) Nefesini bir şeye yöneltmek, üflemek 2) Okuyup üflemek, nefes etmek …
7bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …
8çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… …
9dolaşmak — nsz 1) Gezmek, gezinmek Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor. M. Ş. Esendal 2) Doğru gitmeyip yolu uzatmak Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız. 3) Dönüp başka bir yönden gelmek Dolaş da arka… …
10soluğan — sf. 1) Nefes darlığına tutulmuş 2) is., den. Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler. Halikarnas Balıkçısı 3) hlk. Sık soluyan (hayvan)… …
- 1
- 2