-
1 выслеживать
kovalamak -
2 гнаться
kovalamak,peşinde koşmak* * *1) ( преследовать) kovalamak2) разг. peşinde koşmakгна́ться за при́былью — kâr peşinde koşmak
-
3 бегать
koşmak,koşuşmak; kovalamak,peşinden koşmak* * *1) koşmak; koşuşmak ( о многих)2) ( избегать) kaçınmak, kaçmak3) ( сновать) koşuşmakеё па́льцы легко́ бе́гают по кла́вишам — elleri tuşlarda hızlı hızlı gidip geliyor
4) разг. ( ухаживать) arkasından / peşinden koşmakбе́гать за девчо́нками — kız kovalamak
-
4 гоняться
в соч., см. гнатьсягоня́ться за девчо́нками — прост. kız kovalamak
гоня́ться друг за дру́гом — birbirini kovalamak
он за сла́вой не гоня́лся — разг. şeref peşinde koşmazdı / koştuğu yoktu
-
5 лететь
uçmak,gitmek,geçmek (üzerinden); düşmek,yuvarlanmak; çabuk geçmek,su gibi akmak* * *1) uçmak; gitmek; geçmek; sıçramak (об искрах, грязи и т. п.)над на́ми лете́ли журавли́ — başımızın üzerinden turnalar geçiyordu
сего́дня мы лети́м в Ки́ев — bugün Kiev'e uçuyoruz
мы лети́м самолётом — uçakla gidiyoruz
2) разг. ( падать) düşmek; uçmak; yuvarlanmakлете́ть в про́пасть — uçuruma uçmak / yuvarlanmak
3) ( мчаться) uçarak gitmekлете́ть стрело́й / пу́лей — kurşun gibi / hızıyla gitmek
лете́ть как на кры́льях — kuş kanadıyla gitmek
4) ( о времени) çabuk geçmek; su gibi akmak; kovalamakкак лети́т вре́мя! — vakit ne çabuk geçiyor!
лете́ли неде́ли, ме́сяцы — haftalar, aylar birbirini kovalıyordu
-
6 погнаться
сов.1) kovalamaya başlamak, kovalamak2) (за славой и т. п.) peşinde koşmaya başlamak -
7 погоняться
сов., в соч.погоня́ться за кем-л. — (bir süre) kovalamak, takip etmek
-
8 полететь
сов.1) см. лететь2) uçmak; gitmekполете́ть на Луну́ — Aya uçmak
он полети́т самолётом — uçakla gidecek
4) ( помчаться) çok hızlı gitmeye başlamakон стрело́й полете́л на вокза́л — yaydan çıkmış ok gibi gara koştu
5) ( о времени) birbirini kovalamak; su gibi akmak6) (о письмах, донесениях, пулях и т. п.) yağmakв него́ полетели ка́мни — üstüne taş(lar) yağdı
7) (об искрах, грязи и т. п.) sıçramak8) ( быстро распространиться) yayılıvermek9) перен., разг. (лишиться должности и т. п.) yuvarlanmakполетел ещё оди́н дикта́тор — bir diktatör daha yuvarlandı
10) перен., разг. (сломаться, нарушиться) kırılmak, bozulmakполете́ли все мои́ пла́ны — tüm planlarım altüst oldu
-
9 преследовать
1) ( гнаться) kovalamak, takip etmek2) (неотступно следовать за кем-л.) birinin izine basmak3) ( подвергать гонениям) kovuşturmak, takip etmek4) (стремиться к чему-л.) gütmek, gözetmekпресле́довать ограни́ченную цель — sınırlı bir amaç gütmek
пресле́довать со́бственные интере́сы — kendi çıkarlarını göz etmek
-
10 следовать
несов.; сов. - после́довать1) в соч. izlemekсле́довать по пята́м за кем-л. — birini adım adım izlemek; birinin izine basmak
сле́дуй за мной! — peşime düş!
2) izlemek; kovalamakза э́тим пожа́ром после́довали други́е — bu yangını başka yangınlar izledi
собы́тия сле́довали одно́ за други́м — olaylar birbirini kovalıyordu
с его́ стороны́ никако́й реа́кции не после́довало — ondan hiç bir tepki gelmedi
3) uymak; izlemekсле́довать тради́циям — geleneklere uymak
е́сли сле́довать э́той ло́гике... —... bu mantık izlense...
он не после́довал моему́ сове́ту — verdiğim öğüdü tutmadı
он в любо́м де́ле сле́довал отцу́ — her işte babasından örnek alırdı
после́довать призы́ву — çağrıya uymak
4) тк. несов. gitmek; yürümek; geçmekпо́езд сле́дует через Ки́ев — tren Kiev'den geçer
куда́ сле́дует э́тот эшело́н? — bu (askeri) katar nereye gidiyor?
5) тк. несов. çıkmakотсю́да сле́дует вы́вод, что... — bundan şu sonuç çıkar ki...
6) тк. несов.с вас сле́дует пять рубле́й — beş ruble ödeyeceksiniz
ско́лько с меня́ сле́дует? — borcum ne (kadar)?
он получи́л, что ему́ сле́довало — alacağını almıştır
7) тк. несов., безл. gerekir,...malıне сле́дует забыва́ть, что... — şunu unutmamak gerekir ki..., şunu unutmamalı ki...
фа́кты, на кото́рые сле́дует обрати́ть внима́ние — dikkat edilmesi gereken olaylar
как и сле́довало ожида́ть — beklenildiği gibi
••как сле́дует — gereği gibi, adamakıllı; doğru dürüst
ему́ как сле́дует всы́пали — ona bir temiz dayak attılar
отчита́й его́ как сле́дует — onu bir güzel haşla
См. также в других словарях:
kovalamak — i 1) Kovmak 2) Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak Çoban çocukları, kuşun geldiğini görmüş olacaklar ki kovaladılar. M. Ş. Esendal 3) mec. Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ardından atlı kovalamak — arkasından atlı kovalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasından atlı kovalamak — bir işi gereksiz bir telaşla yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kişelemek — kovalamak … Beypazari ağzindan sözcükler
koğulamak — kovalamak … Beypazari ağzindan sözcükler
sürkilemek — kovalamak, sürmek, kovalayıp sürerek üzerine saldırmak. II I, 353bkz: sürkülemek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sürkülemek — kovalamak, sürmek, kovalay ıp sürerek üzerine sald ırmak, II I, 353bkz: sürkilemek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
art — is., dı 1) Arka, geri Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu. T. Buğra 2) Bir şeyin öbür yüzü 3) sf. Arkada bulunan Art damak ünsüzü. Art teker. Birleşik Sözler art arda art avurt art bölge art damak … Çağatay Osmanlı Sözlük
güdelemek — i, hlk. Ardına düşmek, kovalamak, sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kış — 1. is. 1) Kuzey yarım kürede 22 Aralık 21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra 2) mec. Çok soğuk hava Birleşik Sözler kış dönemi kış dönencesi kış günü… … Çağatay Osmanlı Sözlük