Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

kovalamak

  • 1 выслеживать

    kovalamak

    Русско-турецкий словарь > выслеживать

  • 2 гнаться

    kovalamak,
    peşinde koşmak
    * * *
    1) ( преследовать) kovalamak
    2) разг. peşinde koşmak

    гна́ться за при́былью — kâr peşinde koşmak

    Русско-турецкий словарь > гнаться

  • 3 бегать

    koşmak,
    koşuşmak; kovalamak,
    peşinden koşmak
    * * *
    1) koşmak; koşuşmak ( о многих)
    2) ( избегать) kaçınmak, kaçmak
    3) ( сновать) koşuşmak

    её па́льцы легко́ бе́гают по кла́вишам — elleri tuşlarda hızlı hızlı gidip geliyor

    4) разг. ( ухаживать) arkasından / peşinden koşmak

    бе́гать за девчо́нками — kız kovalamak

    Русско-турецкий словарь > бегать

  • 4 гоняться

    в соч., см. гнаться

    гоня́ться за девчо́нками — прост. kız kovalamak

    гоня́ться друг за дру́гом — birbirini kovalamak

    он за сла́вой не гоня́лся — разг. şeref peşinde koşmazdı / koştuğu yoktu

    Русско-турецкий словарь > гоняться

  • 5 лететь

    uçmak,
    gitmek,
    geçmek (üzerinden); düşmek,
    yuvarlanmak; çabuk geçmek,
    su gibi akmak
    * * *
    1) uçmak; gitmek; geçmek; sıçramak (об искрах, грязи и т. п.)

    над на́ми лете́ли журавли́ — başımızın üzerinden turnalar geçiyordu

    сего́дня мы лети́м в Ки́ев — bugün Kiev'e uçuyoruz

    мы лети́м самолётом — uçakla gidiyoruz

    2) разг. ( падать) düşmek; uçmak; yuvarlanmak

    лете́ть в про́пасть — uçuruma uçmak / yuvarlanmak

    3) ( мчаться) uçarak gitmek

    лете́ть стрело́й / пу́лей — kurşun gibi / hızıyla gitmek

    лете́ть как на кры́льях — kuş kanadıyla gitmek

    4) ( о времени) çabuk geçmek; su gibi akmak; kovalamak

    как лети́т вре́мя! — vakit ne çabuk geçiyor!

    лете́ли неде́ли, ме́сяцы — haftalar, aylar birbirini kovalıyordu

    Русско-турецкий словарь > лететь

  • 6 погнаться

    сов.
    1) kovalamaya başlamak, kovalamak
    2) (за славой и т. п.) peşinde koşmaya başlamak

    Русско-турецкий словарь > погнаться

  • 7 погоняться

    сов., в соч.

    погоня́ться за кем-л. — (bir süre) kovalamak, takip etmek

    Русско-турецкий словарь > погоняться

  • 8 полететь

    сов.
    1) см. лететь
    2) uçmak; gitmek

    полете́ть на Луну́ — Aya uçmak

    он полети́т самолётом — uçakla gidecek

    3) разг. ( упасть) düşmek; uçmak, yuvarlanmak (в пропасть и т. п.)
    4) ( помчаться) çok hızlı gitmeye başlamak

    он стрело́й полете́л на вокза́л — yaydan çıkmış ok gibi gara koştu

    5) ( о времени) birbirini kovalamak; su gibi akmak
    6) (о письмах, донесениях, пулях и т. п.) yağmak

    в него́ полетели ка́мни — üstüne taş(lar) yağdı

    7) (об искрах, грязи и т. п.) sıçramak
    9) перен., разг. (лишиться должности и т. п.) yuvarlanmak

    полетел ещё оди́н дикта́тор — bir diktatör daha yuvarlandı

    10) перен., разг. (сломаться, нарушиться) kırılmak, bozulmak

    полете́ли все мои́ пла́ны — tüm planlarım altüst oldu

    Русско-турецкий словарь > полететь

  • 9 преследовать

    1) ( гнаться) kovalamak, takip etmek
    2) (неотступно следовать за кем-л.) birinin izine basmak
    3) ( подвергать гонениям) kovuşturmak, takip etmek
    4) (стремиться к чему-л.) gütmek, gözetmek

    пресле́довать ограни́ченную цель — sınırlı bir amaç gütmek

    пресле́довать со́бственные интере́сы — kendi çıkarlarını göz etmek

    Русско-турецкий словарь > преследовать

  • 10 следовать

    несов.; сов. - после́довать
    1) в соч. izlemek

    сле́довать по пята́м за кем-л. — birini adım adım izlemek; birinin izine basmak

    сле́дуй за мной! — peşime düş!

    2) izlemek; kovalamak

    за э́тим пожа́ром после́довали други́е — bu yangını başka yangınlar izledi

    собы́тия сле́довали одно́ за други́м — olaylar birbirini kovalıyordu

    с его́ стороны́ никако́й реа́кции не после́довало — ondan hiç bir tepki gelmedi

    3) uymak; izlemek

    сле́довать тради́циям — geleneklere uymak

    е́сли сле́довать э́той ло́гике... —... bu mantık izlense...

    он не после́довал моему́ сове́ту — verdiğim öğüdü tutmadı

    он в любо́м де́ле сле́довал отцу́ — her işte babasından örnek alırdı

    после́довать призы́ву — çağrıya uymak

    4) тк. несов. gitmek; yürümek; geçmek

    по́езд сле́дует через Ки́ев — tren Kiev'den geçer

    куда́ сле́дует э́тот эшело́н? — bu (askeri) katar nereye gidiyor?

    5) тк. несов. çıkmak

    отсю́да сле́дует вы́вод, что... — bundan şu sonuç çıkar ki...

    6) тк. несов.

    с вас сле́дует пять рубле́й — beş ruble ödeyeceksiniz

    ско́лько с меня́ сле́дует? — borcum ne (kadar)?

    он получи́л, что ему́ сле́довало — alacağını almıştır

    7) тк. несов., безл. gerekir,...malı

    не сле́дует забыва́ть, что... — şunu unutmamak gerekir ki..., şunu unutmamalı ki...

    фа́кты, на кото́рые сле́дует обрати́ть внима́ние — dikkat edilmesi gereken olaylar

    как и сле́довало ожида́ть — beklenildiği gibi

    ••

    как сле́дует — gereği gibi, adamakıllı; doğru dürüst

    ему́ как сле́дует всы́пали — ona bir temiz dayak attılar

    отчита́й его́ как сле́дует — onu bir güzel haşla

    Русско-турецкий словарь > следовать

См. также в других словарях:

  • kovalamak — i 1) Kovmak 2) Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak Çoban çocukları, kuşun geldiğini görmüş olacaklar ki kovaladılar. M. Ş. Esendal 3) mec. Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ardından atlı kovalamak — arkasından atlı kovalamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkasından atlı kovalamak — bir işi gereksiz bir telaşla yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kişelemek — kovalamak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • koğulamak — kovalamak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • sürkilemek — kovalamak, sürmek, kovalayıp sürerek üzerine saldırmak. II I, 353bkz: sürkülemek …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • sürkülemek — kovalamak, sürmek, kovalay ıp sürerek üzerine sald ırmak, II I, 353bkz: sürkilemek …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • art — is., dı 1) Arka, geri Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu. T. Buğra 2) Bir şeyin öbür yüzü 3) sf. Arkada bulunan Art damak ünsüzü. Art teker. Birleşik Sözler art arda art avurt art bölge art damak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güdelemek — i, hlk. Ardına düşmek, kovalamak, sürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kış — 1. is. 1) Kuzey yarım kürede 22 Aralık 21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra 2) mec. Çok soğuk hava Birleşik Sözler kış dönemi kış dönencesi kış günü… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»