kapılmak
1kapılmak — e 1) Kapma işine konu olmak Bir ara korkuya kapıldım. R. H. Karay 2) Sürüklenmek Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı. R. N. Güntekin 3) mec. Birine güvenip boş bulunarak aldanmak… …
2kapılmak — kapanmak, hapsedilmek; kap ılmak II, 120 …
3vehme kapılmak (veya düşmek) — yersiz korkuya, yanlış düşünceye kapılmak Etrafımda bütün sisleri ve kokularıyla onu görür gibi bir vehme düşerim. R. N. Güntekin Göreceksiniz işin sonu, bize vehme kapıldığımızı anlatacak. R. H. Karay …
4akıntıya kapılmak — 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak …
5cereyana kapılmak — 1) elektrik akımıyla çarpılmak 2) suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek 3) bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak …
6cezbeye tutulmak (veya kapılmak) — bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçmek Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe haykırdım. A. Gündüz …
7hissine (veya hislerine) kapılmak — duygusal davranmak Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim. Ö. Seyfettin …
8komplekse kapılmak — aşağılık duygusu hissetmek Haklarında yazılan yüceltici eleştirileri de tam anladığımı söyleyemem. O zaman biraz komplekse kapılıyorum. N. Meriç …
9sanısına kapılmak — sanmak, zannetmek …
10tutkuya kapılmak — aşırı istek ve eğilim içinde olmak …