kalıp
1kalıp — is., bı, Ar. ḳālib 1) Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir. P. Safa 2) Biçki modeli, patron 3) sf. Genellikle küp biçiminde yapılmış olan Bir kalıp… …
2kalıp kıyafet — is. Dış görünüş Ne adını sanını ne kalıbını kıyafetini ne oturup kalkışını ne huyunu beğenirdim. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kalıbı kıyafeti yerinde olmak kalıp kıyafetle adam adam olmaz …
3kalıp sigarası — is., esk. Sigara sarma makinesinden çıkmış sigara Derdi gücü benden birkaç kalıp sigarası almaktır. Y. K. Karaosmanoğlu …
4kalıp kesilmek — olduğu gibi kalmak Lakin sonra mandalın gürültüsü, kanadın gıcırtısını duyunca hemen yerine donmuş, yatmış, kalıp kesilmişti. R. H. Karay …
5kalıp gibi oturmak — giysi, vücuda tam uymak …
6kalıp gibi serilmek — yorgunluktan upuzun yatmak …
7kalıp kıyafetle adam adam olmaz — gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmaz anlamında kullanılan bir söz …
8kalıp gibi uyumak — kımıldamadan uzun ve derin bir uyku uyumak …
9alçı kalıp — is., bı Bir şeyin üzerine alçı dökülerek alınan kalıp …
10dert bulaşmaktansa bok bulaşsız bir kalıp sabun ile yıkan bır — beladan uzak durmak, çekinmek …