hazırlıksız
1hazırlıksız — sf. 1) Bir şey için önceden hazırlanmamış olan 2) zf. Bir şey için önceden hazırlanmadan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …
2hazırlıksız yakalanmak — ani gelişen bir olayla beklenmedik bir biçimde karşılaşmak Hazırlıksız yakalandığım için bir an ne yanıt vereceğimi bilememiştim. A. Ümit …
3hazırlıksız olmak (veya bulunmak) — hazırlanmamış olmak …
4tedariksiz — sf. 1) Önceden gereken şeyleri sağlamamış olan, hazırlıksız 2) zf. Önceden gereken şeyleri sağlamadan, hazırlıksız Ya doktor alelade bir dâhilî hasta zanneder de tedariksiz gelirse? P. Safa …
5bedahet — is., esk., Ar. bedāhet 1) Besbelli, apaçık olma durumu 2) Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği …
6boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… …
7tedbirsiz — sf. 1) Önceden hazırlıklı davranmayan, önlemini zamanında almayan 2) zf. Hazırlıksız bir biçimde, önceden düşünmeyerek …
8gafil avlanmak — beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma düşürülmek Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar. H. Taner …
9BEDAHET — Açıklık. Zâhir delil. Belli, açık, aşikâr. * Birdenbire, hazırlıksız söz söyleme. * Atın yürümesi. * Her şeyin evveli, öncesi …
10PALAS PANDIRAS — Hemen, birden bire, hazırlıksız, habersiz …
- 1
- 2