geçimsizlik
1geçimsizlik — is., ği Geçimsiz olma durumu …
2ağız tatsızlığı — is. Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk …
3bağdaşmazlık — is., ğı 1) Uyuşmazlık 2) Geçimsizlik …
4dirliksizlik — is., ği Geçimsizlik …
5hırgür — is. Geçimsizlik, kavga Tiyatrocular arasında hırgür eksik olmaz ama her şey sonunda tatlıya bağlanır, bilmez misin?. A. İlhan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hırgür çıkarmak …
6hırıltı — is. 1) Boğazdan herhangi bir nedenle boğuk çıkan ses Yavaşlayan soluk alışında hafif hırıltı duyuluyordu. A. Sayar 2) Gürültüyle çıkan ses 3) mec. Geçimsizlik, kavga Ölünceye kadar hırıltı gürültü içinde mi yaşayalım? P. Safa …
7hırıltıcı — is. Geçimsizlik çıkaran, geçimsiz kimse …
8nifak — is., Ar. nifāḳ Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozuculuk Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler nifak tohumu Atasözü, Deyim ve Birleşik …
9şiddetli — sf. 1) Etkisi çok olan, zorlu Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu. F. R. Atay 2) Hızlı Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu. R. Enis 3) Aşırı Şiddetli geçimsizlik. Birleşik Sözler şiddetli fırtına …
10tatsız — sf. 1) Tadı iyi olmayan, lezzetsiz 2) Tadı olmayan, sası 3) zf. Hoşa gitmeyen bir biçimde Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür. A. Ş. Hisar 4) mec. Hoşa gitmeyen, can sıkan O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı …
- 1
- 2