etmek

  • 1etmek — yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391; I I, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235; II I, 93 …

    Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • 2etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 3eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4ifşa etmek — gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar? R. H. Karay …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6reklam etmek — herhangi bir kimseyi veya olayı, durumu açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, ifşa etmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7ayırt etmek — i, den, der Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk ten ayırt edemezsiniz. H. Taner …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9aracılık etmek — bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük