elinde kalmak
1elinde kalmak — 1) birinin bakımında, yönetiminde olmak 2) bir şey satılamayıp sahibinde kalmak …
2güvendiği dağlara kar yağmak (veya güvendiği dal elinde kalmak) — yardım ve yarar beklediği kimse, yer veya şeyden iyilik gelmemek …
3kapanın elinde kalmak — 1) çok istenir ve aranır olmak 2) bir şeyden ancak çabuk davranabilenler yararlanmak …
4çoluk çocuk elinde kalmak — deneyimsiz, çok genç kişilerin eline geçmek …
5tuttuğu dal elinde kalmak — dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek …
6elde kalmak — elinde kalmak …
7zebun kalmak — güçsüz, zavallı durumda bulunmak Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız. H. C. Yalçın …
8el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …
9tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …
10çoluk çocuk — is., ğu 1) Çocuklarla birlikte aile topluluğu Benim ve çoluk çocuğumun bu kapıdan yiyeceğimiz ekmek artık temiz bir ekmek olamaz. R. N. Güntekin 2) Bir işte gereken deneyimi kazanmamış yaşça küçük kimseler, gençler Benden evvel çoluk çocuk bütün… …
- 1
- 2