dökünmek
1dökünmek — nsz 1) Kendi üstüne dökmek Su dökünmek. 2) Rahat bir kıyafet giymek …
2soyunup dökünmek — sokak giysilerini çıkarıp ev içinde kullandığı rahat kılığını giymek …
3su dökünmek — yıkanmak Kışın bile kar yağarken kova kova soğuk su dökünürüm. R. H. Karay …
4dökünme — is. Dökünmek işi …
5durulanmak — nsz 1) Yıkanmış şeyler duru sudan geçirilmek 2) İnsan, yıkandıktan sonra bir daha temiz su dökünmek …
6el tası — is. El, yüz yıkanırken su dökünmek veya içinde sabunlu su hazırlanıp el temizlemekte kullanılan tas …
7soyunmak — nsz 1) Üstündeki giysilerin bir bölümünü veya tümünü çıkarmak Islıkla, hafif şarkılar mırıldanarak soyunuyorum. Y. Z. Ortaç 2) Mevlevilikte tarikata girmek 3) e, mec. Kendini herhangi bir biçimde göstermeye, bir işi, bir mesleği yapmaya girişmek… …
8su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… …
9düküldamak — dil çarpmak, dökünmek …
10koyunmak — kendine su koymak, dökünmek. II I, 191 …
- 1
- 2