-
1 войти в азарт
coşmak -
2 воодушевляться
-
3 вдохновляться
esinlenmek,ilham almak,coşmak* * *несов.; сов. - вдохнови́тьсяesinlenmek, esin / ilham almak; coşmak ( воодушевляться) -
4 воспламеняться
tutuşmak,parlamak; coşmak* * *несов.; сов. - воспламени́ться1) tutuşmak; parlamak (о бензине и т. п.)2) перен. coşmakон воспламени́лся э́той иде́ей — bu düşünce onu coşturdu
-
5 одушевляться
несов.; сов. - одушеви́ться -
6 окрыляться
несов.; сов. - окрыли́ться -
7 разбушеваться
сов.1) azmak; coşmak; kudurmakмо́ре разбушева́лось — deniz azdı / kudurdu / coştu
2) перен., разг. ( о человеке) azmak, kudurmak -
8 раззадориваться
несов.; сов. - раззадо́ритьсяcoşarak gayrete gelmek, coşmak -
9 разыгрываться
несов.; сов. - разыгра́ть(ся)1) (о детях, животных) oynaşıp durmakкотя́та разыгра́лись — kedi yavruları oynaşıp duruyor
похо́же, малы́ш разыгра́лся — küçük, oyuna kapılmışa benziyor
2) coşmak; azmakстра́сти разыгра́лись — ihtiraslar coştu
бу́ря разыгра́лась вовсю́ — fırtına alabildiğine kudurdu
у него́ разыгра́лся ревмати́зм — adamın romatizması azmış
у меня́ разыгра́лся аппети́т — iştahım açılıverdi
-
10 расходиться
несов.; сов. - разойти́сь1) dağılmakмы разошли́сь по дома́м — evlerimize dağıldık
они́ разошли́сь в ра́зные сто́роны — her biri bir yana gitti
2) ( рассеиваться) dağılmak; erimek ( таять)ту́чи разошли́сь — (kara) bulutlar dağıldı
3) ( распродаваться) satılmak; harcanmak ( расходоваться)э́тот журна́л расхо́дится миллио́нными тиража́ми — bu dergi milyonlar satar
его́ кни́ги расхо́дятся в коли́честве деся́тков ты́сяч экземпля́ров — kitapları onbinlerce satılıyor
кни́га уже́ разошла́сь — kitap tükenmiştir (artık)
де́ньги разошли́сь — para gitti / harcandı / suyunu çekti
4) ( не встречаться в пути) yolda raslaşmamak5) (встретившись, давать пройти) geçmek6) ( порывать отношения) alış-verişi kesmek; ayrılmakона́ разошла́сь с му́жем — kocasından ayrıldı
у нас с ни́ми пути́ давно́ разошли́сь — onlarla yollarımız dünden ayrılmıştır
7) ( не соглашаться) ayrılmakеди́нственное, в чём мы расхо́димся... — ayrıldığımız tek nokta...
мы ре́зко расхо́димся с ним во мне́ниях — onunla aramızda kesin görüş ayrılıkları var
8) ( разветвляться) ayrılmak, çatallanmak ( о дороге)9) перен. ( не совпадать) birbirini tutmamak, çetişmek; ters düşmekу него́ слова́ расхо́дятся с де́лом — sözü / söylediği ile yaptığı birbirini tutmuyor, söylediği yaptığı ile celişiyor
10) перен. azmak; coşmakу него́ разошёлся ревмати́зм — adamın romatizması azmış
е́сли он разойдется, он тебя́ в порошо́к сотрёт — bir azarsa seni un ufak eder
См. также в других словарях:
coşmak — nsz, ar 1) Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak Coşan sele dur diyorsun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
galeyana gelmek — coşmak, hiddetlenmek ... bir an çalgılar sustu, herkes şaşırmıştı, kimse padişahın birdenbire galeyana gelmesinin sebebini bilmiyordu. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
vecde kapılmak — coşmak, kendinden geçmek Eski konakların mutfağını anlatırken bir tapınağı tasvir eder gibi vecde kapılır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arpası çok gelmek — coşmak, azmak, kudurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği parlamak — coşmak, heyecanlanmak Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır adam olmalı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
komınmak — coşmak II, 324 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ateşlenmek — nsz 1) Ateşleme işine konu olmak 2) Vücut ısısı artmak 3) mec. Coşmak, kızışmak, şiddetlenmek Giderek tartışma daha da ateşlendi … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkaldırmak — e 1) Ayaklanmak, isyan etmek Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı. P. Safa 2) nsz İyice coşmak, kabarmak Başkaldırmış denizle dövüşe dövüşe boğulanı gördün mü? Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşma — is. Coşmak işi, galeyan Kadın bir izzetinefis coşmasına benzeyen öfke ile gözlerini açtı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşuvermek — nsz Çabucak veya ansızın coşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağlamak — nsz 1) Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden. Ö. B. Uşaklı 2) mec. Coşmak Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir. A. Ş. Hisar Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük