can vermek
1can vermek — 1) ölmek Bir otel odasında tek başına can veren bir insan, herkeste ayrı bir hüzün yaratır. H. Taner 2) ruha güç vermek Bu sözleriniz bana can verdi. 3) canlanmasına yol açmak Bahar toprağa gene can verdi. F. R. Atay 4) bir şeyi çok istemek …
2can alıp can vermek — ölüm sıkıntısı ve acısı içinde bunalmak …
3can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… …
4can yakmak — 1) zulmetmek, eziyet etmek 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak 3) üzmek, acı vermek Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır. A. Rasim …
5can sıkmak — 1) bıkkınlık vermek 2) huzur bozmak …
6kurban vermek — can kaybına uğramak Arada bizim gibi birkaç kurban verilebilir. F. R. Atay …
7emek vermek — bir şeyin meydana gelmesi için özenle ve çok çalışmak Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti. S. Ayverdi …
8BEZL-İ CAN — Canını esirgemeden vermek …
9yoluna can (veya canını) vermek — birinin uğruna ölmek …
10kellesinden olmak — can vermek, ölmek Kimi kellesinden olur padişah olayım derken, kimi de yaka paça oturtulur tahtına. T. Oflazoğlu …